CALINOS

Kalinos Holding'ten Niğde'ye dev yatırım

Kalinos Holding bünyesinde faaliyet gösteren Leben Tarım Grubu, Niğde'de hayvancılık alanında 50 milyon dolarlık yatırım yapıyor.

Kalinos Holding Başkanı ve CEO'su Fırat Gülgen, sektöre verilen desteklerden faydalanarak, 26 bin dekarlık bir arazi üzerine toplam 5 bin 554 hayvan kapasiteli bir entegre tesis kuracaklarını açıkladı.

Gülgen, "Tesisin, küçük ve büyükbaş hayvanlardan oluşan 2 bin 400'ü sağmal olmak üzere toplamda 5 bin 554 hayvan kapasitesi olacak. Buradaki hayvanlardan günlük ortalama 75 ton süt üretilecek" dedi.

3 AŞAMALI PROJE

Hayvancılık tesisini gelecek yıl hizmete sunmayı planladıklarını belirten Gülgen asıl amaçlarının yörenin toprağını ıslah etmek olduğunu vurguladı. Gülgen şöyle konuştu: "Buradaki toprak son derece çorak, tuzlu ve sodyum oranı çok yüksek. Bu yatırımımız 3 ayaklı bir yatırım olacak. İlk etapta süt hayvancılığına ağırlık vereceğiz. Bunun ikinci ayağında da hayvancılık var. Bu aşamaya geçtiğimizde hayvanlardan ortalama 625 ton et elde edilecek. Üçüncü aşamada ise hayvanların gübresinden biogaz üretimi yer alıyor... Hayvanlardan elde edilecek olan 160 ton gübre toprak ıslahında da kullanılacak... Hedefimiz 10 bin sağmal hayvana ulaşmak."

Temeli atılan projenin Niğde'ye yapılan en büyük hayvancılık yatırımı olduğunu belirten Fırat Gülgen, tesislerde 100 kişiye de istihdam sağlanacağını sözlerine ekledi.

Türk dizilerinin yurtdışında bazı ülkelerde çok popüler olduğunu biliyoruz. Bu noktaya nasıl gelindi?

Oraya gelindiği için belim böyle oldu zaten (gülüyor). Uçakta uzun seyahatler yanlış oturmaktan olmuş. İlk dizi ihracatı 2001'de "Deliyürek"le başladı. Kazakistan'a sattık. O zamanın parasıyla bölüm başına 30 dolar falandı. İlk başlatan biziz, şu anda en çok yapan da biziz. Bugün dizi ihracatı toplamda 60 milyon dolar civarında. Artık uluslararası yapımları, ortak yapımları konuşmaya başladık.

Satış fiyatını nasıl belirlediniz ilk zamanlar?

Bizim diziler Latin Amerika dizilerine benzer. Hikaye bir sonraki bölümde de devam eder. Aşk hikayeleri, zengin-fakir, güçlü-zayıf ilişkileri konu alınır. O dönemde 30-40 dolarlara pembe dizileri pazarlıyorduk Türki cumhuriyetlere. Aynı fiyatlara deneyelim dedik.

Neden bizden dizi alıyorlar?

Bu bölgeye uygun insan hikayeleri anlatıyoruz çünkü. Ortadoğu, Türki cumhuriyetler, Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Slovenya... Kültürel olarak çok benziyoruz. Bu ülkelerde "Lost"taki gibi, "CSI Miami"deki gibi hikayeler var mıdır? Ama hepsinde "Yaprak Dökümü"ndeki babaya benzer bir baba hikayesi vardır. O yüzden bizim dizileri seyrederken "İşte benim hikayem" diyorlar. Oyuncuların tiplerine bakın, orada yaşayan insanlara bakın. O kadar çok benziyoruz ki... Bir de karakterlerimizi çok seviyorlar. Kıvanç Tatlıtuğ'u Ortadoğu'da, Kenan İmirzalıoğlu Balkanlar'da çok sevdiler. Şu an ne yapsalar bu bölgelerde çok seyredilir.

Başka kimler çok popüler?

Tartışmasız, Kıvanç Tatlıtuğ ve Kenan İmirzalıoğlu. Kağıdın üstüne koyun Kıvanç'ın resmini dizi diye satarsınız. Sonra Tuba Büyüküstün, Songül Öden, Murat Yıldırım, Beren Saat, Hazal Kaya...

Tarz olarak ne gidiyor?

Genel olarak her yerde entrika, aşk, aile dramaları gider. Bir de şu an Ortadoğu'nun baktığı şey daha çok lüks ve İstanbul. Gitmeyen şey sit-com'dur. Çok aksiyonvari şeyler de gitmez. Televizyonculuk biraz "simple-stupid" ("basit-aptal") işidir. Basit ve aptal işler yapacaksınız ki insanlar rahat anlasınlar.

Bir dizi nasıl satılır?

Bir dizinin satış haklarını aldıktan sonra yurtdışında fuarlara gideriz. Müşterilerimizi sık sık ziyaret ederiz. Her ülkede iki ya da üç rakiple çalışırız. Genelde en iyilerini seçeriz. Kötü bir kanalla çalışıp ürünün değerini öldürmektense satmamayı tercih ederiz. Birine verdiğimiz dizinin yayınlandığı saat diliminde başka bir kanalda başka bir dizimizin yayınlanmasını istemeyiz. Bir kanalla anlaşmadan önce en az altı aylık bir çalışmamız olur.

Paylaş